Biraz Lafladık: ÖTV Zamları Şaka mı, Gerçek mi?

Biraz Lafladık: ÖTV Zamları Şaka mı, Gerçek mi? - Mühle Tıraş Kültürü

Hayat... Oldukça kompleks, oldukça fazla sayıda bileşen içeriyor. Bazen kendimizi bir kavram karmaşasının içinde bulduğumuz da oluyor; doğru ne, yanlış ne; aşık mısınız, hoşlantı içinde misiniz; karnınız aç mı, yoksa sadece canınız bir şeyler mi istiyor; gerçek mi, şaka mı? 

Özellikle bu sonuncusu ile ilgili oldukça tereddüte düştüğümüz zamanlar oluyor. Gerçekliğini sorgulamak zorunda kaldığımız durumlarda, günlük yaşamda verdiğimiz en yaygın tepki: “Şaka mı bu?!” Birçok insan bu soruyu 30 Ağustos 2020 sabahında belli olduğu duyurulan ÖTV zamlarını görünce yine sordu, eminiz. Biz de sorduk çünkü 1600 cm3’e kadar olan araçlarda matrahı 130.000 TL olanların ÖTV oranı %60’dan %80’de çıkarıldı. 2000 cm3’ten fazla silindir hacmi olan ve matrah sınırı olmayan araçlarda ise %220’lik bir ÖTV’den bahsediliyor.

Zamlardan sonra da kendimizi aynı noktada bulduk; “Bütün bunlar şaka mı?”

Ötv matrahları arttı

Bir Bilene Sorduk, Biraz Lafladık

Şaka olup olmadığını sorduk, sorguladık ama tüm kanıtlar bu zamların gerçek olduğu yönündeydi. Bizim de o anda aklımızda (herkes gibi) deli sorular: Bu zamlarla birlikte araba almak nasıl mümkün olacak? Aracı olanlar ne yapacak? Araba satanlar da var tabii, onlar ekonomik olarak nasıl etkilenecek?

Aklımızdaki sorular ve öğrendiğimiz acı gerçek ile Emre Kaya’ya gittik.

2012 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oluyor. Sonrasında hızını alamıyor ve Amerika’yı keşfediyor; orada da Amerika State University of Newyork’ta, İşletme üzerine eğitim alıyor. Geri dönüyor ancak gönlünde bir araba sevdası olduğundan tutkusunu takip ediyor ve Capital Motors’u kuruyor. Aslında 10 senedir sektörün içinde olan ve yakından takip eden Emre, son 5 senedir de Ankara’da havaalanı yolu üzerinde bulunan Capital Motors’ta modern ve üst sınıf araçlar satıyor.

Emre, çok teşekkür ederiz tekrar. ÖTV konusu aklımıza takılıyordu. Daha sektörün içinden ve bu gündemi daha farklı açılardan takip eden birileri ile konuşmak istedik. Biz öncelikle şunu merak ediyoruz; sen bu zamları genel olarak nasıl değerlendiriyorsun?

Ben teşekkür ederim öncelikle. Elimden geldiğince bildiklerimi paylaşmak isterim tabii. Aslında araçların fiyatı artmıyor. Yani, elbette bir artış söz konusu ancak bunun nedeni bizim paramızın değer kaybediyor oluşu ne yazık ki...

Peki, şöyle tekrar soralım; sence fiyat artışlarının bu kadar şiddetli hissedilmesinin tek sebebi Türk Lirası’nın değer kaybediyor oluşu mu?

Tek sebep değil ama diğer sebepler de yine buna bağlı olarak kendini gösteriyor. Mesela, 2019 senesinde Türkiye’ye sıfır araç girişi neredeyse olmadı. Büyük filo firmaları bu aralıkta araç alımı yapmadı ve piyasada bir araç kıtlığı oluştu. Çünkü piyasayı asıl besleyen büyük araç filo kiralama firmalarıdır. Bu firmaların yaptığı alımlar sayesinde piyasa beslenir. Ancak 2019 senesinde araç alımı yapılmadı çünkü bayiler araç alımı yapmadı.

2020 Ötv Zammı

Bunun sebebi nedir?

2018 yılında Euro ve Dolardaki geçişi hatırlarsanız. O geçiş bayilerin çok ciddi şekilde zarar etmesine yol açtı. Doğal olarak onlar da 2019’da kendilerini korumaya aldı. Dolayısıyla da piyasaya araç girmedi. Sonra da 2020’de Korona Virüs patladı.

Hem de ne patlama...

Evet, büyük bir kriz yarattı. Korona Virüs yüzünden fabrikalardaki üretim durdu. İşte tüm bu bahsettiğim sebepler de artışlara etki etti.

Peki, ÖTV artışlarının bu global de söz edebileceğimiz durumlar karşısındaki artışı için, senin yorumun nedir?

Bizim ülkemizin şu anda dövize ihtiyacı var. İthalatın olmaması, paramızın dışarı çıkmaması da bu ihtiyaca cevap veriyor. Şimdi, otomotiv piyasasına bakıldığı zaman alımların ne kadar fazla olduğu görülüyor. Ancak ÖTV zammı artışı ile devlet, ithalatın olmaması için araç alımı olmasının önüne geçmek istiyor. Biz böyle yorumluyoruz.

Peki, ÖTV zammındaki bu artış talepleri nasıl etkiledi?

Talep var. Talebin olmadığı söylenemez. Araç alımı devam ediyor. Çünkü araçlar bazı insanlar için bir araç sadece ama bazı insanlar için de tutku ya da yegane amaç. Dolayısıyla insanlar araç almaya devam edecektir. Bu noktada, fiyatların düşeceği umuduyla bekleyenler de olacaktır ancak fiyatların düşmesini hiç beklemiyoruz.

Bi’umut bile yok, yani? :)

Yok, ben hiç sanmıyorum yani. :)

Ama yine de araç alımlarının düşmemesi kısmı gerçekten ilginç değil mi Emre? Yani, ÖTV’de şu anda dünya birincisiyiz çünkü. 2019 senesinde Danimarka %212’yi aşan ÖTV oranı ile birinciydi, bizde %206 oranı ile ikinciydi. 2020 senesinde ise ÖTV ve KDV bazında %276 oranı ile açık ara fark attık. Bu durumda da doğal olarak bu zamların düşmemesi mümkün değilmiş gibi görünüyor.

Yine aynı noktaya döneceğiz. Piyasaya sıfır araç girişi yok. Yani, bir bayiye gidip de 5 – 10 tane araç alayım denilse, böyle bir imkan söz konusu değil.

O zaman arz – talep dengesi bozulmuş durumda mıdır?

Evet, aynen öyle. Talep var ama bu talebi karşılayacak araç yok. Talep olduğu sürece de fiyatların ya da zamların düşmesinin mümkün olacağını sanmıyorum.

Peki, talep en uygun fiyatlı araçlarda dahi düşmedi mi? Örneğin; çok uygun fiyatlara alınan araçları düşünelim. Tabiri caizse “X marka X model arabaya da bu para verilmez!” gibi bir hayretle insanlar en düşük segmentten bile vazgeçmiyor mu?

Fiyatları artmış olsa da piyasaya arz edilen aracın sayısı o kadar düşük ki zaten mevcut talebi de karşılayamıyor. Dolayısıyla da talep düştü diyemeyiz. Çünkü zaten araç yok. Alım gücü aynı kalıyor, fiyat artıyor ama insanlar yine de talep ediyor.

Talep olsa da yine de alması hayli zorlaştı. Birçok aracın ederi ile neredeyse bir konut alabilmek bile mümkün. Bu durumda insanlar nasıl araç alacaklar? Önceden bankaların ciddi kredi kampanyaları vardı. Şimdilerde bu tip taşıt kredisi fırsatlarına da çok denk gelinmiyor. Sizce tüm bunlar durumu ne kadar zorlaştıracak?

Şu anda zaten içinden geçtiğimiz dönem sebebiyle bankalar hayli kredi verdi. Açıkçası, bu verilen kredilerin de bir dönüşü olacak ve bu da kendini 1 – 2 sene içinde hissettirecek. Mısır, Libya gibi ülkelerde de benzer durumları görürsünüz. Piyasada aşırı bir dengesizlik söz konusudur. Bugün cidden de en uygun fiyattaki araçlardan biri 300.000 TL ve bununla Ankara’da bir ev alabilmeniz mümkün. Aynı araç Almanya’da da 10.000 euro. Berlin’de 10.000 euroya bir ev alabilir misiniz? Mümkün değil. Elbette piyasanın bu dengesizliği araç almayı da zorlaştıracak. Zaten şu ana kadar konuştuğumuz her sebep birbiri ile ilişkili ve günün sonunda da araç alımını zorlaştırıyor.

Peki, bir de bu konuyla ilgili olarak yapılan açıklamalarda “Yerli araç üretiminin teşviki” bir gerekçe olarak gösteriliyor. İthal araç alınmasının önüne geçilmesinde bu ne kadar gerçekçi bir gerekçe sizce?

Elektrikli arabadan bahsediyoruz. Ben bu konuda atılacak adımların hepsini destekliyorum. Evet, ülke olarak otomotivde atılmış ilk adımları kaçırdık. Ancak elektrikli araba dünyada da yeni bir başlangıç. Yani bu konuda gereken adımları hızlıca atar, elektrikli araba üretmeyi başarır ve ihraç edersek yerli üretim araçlar sayesinde dünya devleri ile aynı seviyede yarışa dönebiliriz. Bu da ciddi anlamda ekonomiye fayda sağlayacak kazanımlar getirir.

Yani, bu da ÖTV zamları için yeterli bir sebeptir, diyebilir miyiz?

Hayır, diyemeyiz. En azından tek başına ÖTV zamlarını açıklamaya yetmediği kesin. Çünkü bu durumda, bir üreticinin kazandığından çok bir devletin kazanıyor olduğu gerçeğini reddetmiş oluruz -ki bu da gerçekten eşyanın tabiatına aykırı. Mesela, bir Alman ya da İtalyan firma araba üretiyor ama Türkiye Cumhuriyeti daha çok kazanıyor. Dolayısıyla, zaten dengeler bozuk.

Bir de senin meslektaşların için durum nedir, Emre? Bu zamlar galeri sahiplerini nasıl etkiledi?

Belli bir araç grubunu çalışan meslektaşlarımızın, sermayelerinin sınırları belli oluyor. Ülkeye araç gelmemesi, talebin karşılanmaması, Türk Lirası’nın değer kaybı, araçların satın alınmıyor oluşu sermayenin de zayıflamasına sebep oldu. Normalde 3 araba alabiliyorken 2 araba almak zorunda kaldı. Böyle olunca da ufalmaya, sonrasında da dükkan kapamaya kadar gitti.

Emre, son olarak, aracı bir yatırım aracı olarak gören insanlar da var. Böyle bakmak doğru mudur? Ya da ne kadar doğrudur?

Aslında araç değer kaybına uğrayan bir varlıktır. 300.000 TL’ye aldığınız bir araç 1 senede değer kaybeder. O aracı da, diyelim ki 250.000 TL’ye satarsınız 1 sene sonunda.

Ama şimdi durum tam tersi; geçen sene 300.000 TL’ye alınmış olan bir araç 500.000 TL’ye satılabilir?

Evet, ama bu 200.000 TL kazanıldığı anlamına gelmiyor. Bu aslında yine TL’nin değer kaybetmesi yüzünden olan bir durum. Piyasaya araç girmemesi, araç fiyatlarının bu kadar artması, Euro ve dolar bazında bakıldığı zaman bile araç satın almayı bir yatırım olarak gösterebiliyor ancak bu durum istikrarlı bir tablo da çizmiyor. Çünkü bu artışın duracağı bir nokta gelecek.

Peki, arabası olanlar ne yapmalı? Satmalı mı? Biraz daha beklemeli mi?

Aracı, kar yapacağı düşüncesi ile satmak mantıklı değil. Arabasını aldığı zaman 200.000 TL fiyatı olmuş olsun. Aynı aracı bu sene 300.000 TL’ye satmış olsun. Sattığı aracın aynısını alabilir mi? Alamaz. Dolayısıyla bir kazançtan bahsedemeyiz. Araba değiştirmek isteyenlerin sattığı gün gidip araba alması en doğrusu olur.

Emre, çok teşekkür ederiz. Seninle bu sohbetimiz aslında konunun ÖTV ile kısıtlı olmadığını da gösterdiği için farklı perspektiflerden konuyu ele almamızı da sağladı. Umarız ki tüm bu gündemin hiç konuşulmayacağı günler de gelir.

Ben teşekkür ederim, umarım öyle olur. 

RELATED ARTICLES