Geleneksel Tıraşın Geleceğine Dair Düşünceler

Geleneksel Tıraşın Geleceğine Dair Düşünceler - Mühle Tıraş Kültürü

Yazar: Caner Denizli

Demirin tuncuna, insanın…

50 yıl sonra dünya nasıl olacak? Günlük hayatımız nasıl işleyecek? Kendilerine bu soruyu 50 yıl önce soranların bugün için şöyle fikirleri vardı: Gökyüzü uçan arabalardan geçilmiyor, şehirler kristal dünyalara benziyor, cam gökdelenlerin arasında manyetik hatlar uzanıyor, denizaltı şehirlerinde zevk-ü sefa içinde yaşıyorduk. Neredeyse bütün işleri robotlar yapıyordu. Yaz tatillerimizi Ay’da ya da Mars’ta yapıyor, durumu iyi olanlar balayına Venüs’e kaçıyordu. Hiç yemek yemiyorduk, haplar vardı nasılsa. Çocuk da yapmıyorduk, katalogdan seçiyorduk. Ölüm hayatımızdan çıkmıştı ve o çok sevdiğimiz bisikletlerimizi sırt çantamızdaki uçan motorlar ile değiş tokuş etmiştik.

19. Yüzyılda yaşayan Almanların 2000'li yıllardaki yaşama dair tahminleri, Theodore Hildebrand & Son Çikolata Şirketi, 1900'ler, Kaynak 

John Gailbrath  ''Gelecekte olanları tahmin eden iki tip insan vardır : Biri hiçbir şey bilmez, diğeri ise hiçbir şey bilmediğini bilmez'' dediğinde tepki almıştı belki ama haklıydı.

Etrafınıza bir bakın lütfen. Bir sandalyede oturuyorsunuz : Mısır firavunları döneminden bir icat. Üzerinizde pantolon var, 5000 yıl önce icat edildi, Germenler tarafından MÖ 750 civarında uyarlandı. Deri ayakkabılarınızın fikri Buz Çağından kalma. Kütüphaneniz plastik değil, ahşap ; dünyanın en eski inşaat malzemesi. Yemek yemek için muhtemelen ahşap bir masaya oturuyorsunuz ve bir çatalla  ( Romalılar’dan beri biliniyor ) ölü hayvan ve bitki parçalarını ağzınıza götürüyorsunuz. Her şey hep olduğu gibi.

Peki ya dünya 50 yıl sonra nasıl olacak?

Halihazırda en azından 50 yıldır var olan teknolojilerin, 50 yıl daha geçerliliğini koruyacağından yola çıkabiliriz. Neden mi? Teknolojilere hayvan türleri gibi bakın: Yüzyıllar boyunca yenilik fırtınası karşısında ayakta kalabilmiş olanlar; belli ki gelecekte de var olacaktır. Eski olan kendini kanıtlamıştır, içinde bir mantık barındırır – bu mantığı biz her zaman anlayamasak da.

Film: Rusya'dan Sevgilerle ( From Russia With Love), 1963

Belki o jilet gibi abiler o güzel atlara binip gittiler, belki tıraş aletinin krom kaplamasına, belki porsuğun karın kılına kaldık :) Ama elbet düzen değişecek, değişiyor da hatta...

2011 yılından başlayarak geleneksel ve ıslak tıraşa dünya genelinde büyük bir ilgi var. Burada retro ve vintage akımının etkisi yadsınamaz tabii ki ama uzun soluklu bakıldığında geleneksel tıraşa herhangi bir gerekçe ile (cilt hassasiyeti, uzun vadede ekonomiklik vb.) başlayan kullanıcıların artarak devam ettiğini gözlemliyoruz.

Vintage erkek bakım ürünleri

Vintage erkek bakım ürünleri, Twinplex jilet bileyici, Yardley tıraş sabunu ve kupaları, eski Mennen kutuları, Old Spice Losyon, Avon kolonyası, Remington tıraş makinesi, Gillette bıçakları ve daha fazlası, Kaynak

Tıraş dünyası yeni tasarım aletler ve geçmiş aletlerin kopyaları ile çeşitleniyor ve renkleniyor. Buna kendi ürettikleri artizan sabun ve splash çeşitleri ile destek veren ateiler dükkanlar, tıraş sever olarak başladıkları serüveni düzenli bir gelire dönüştürüyorlar. Yoğun talep, üreticileri farklı malzemeden üretilmiş tıraş aleti ve yeni tasarımlara itiyor. Yakın zamanda çokça 3D baskı tıraş aleti göreceğimizi, gelişen teknolojiye bağlı olarak tek tip jilet tasarımında da belli başlı değişiklikler olacağını düşünüyorum. Örneğin yıllara meydan okuyan güzelliği ile Gibbs, farklı jilet kullanmasına rağmen Türk centilmenleri arasında yeniden popüler. Zaten rüşdünü ispatlamış Cella, Clubman Pinaud, Mühle gibi markalar bir 50 yıl sonra yine var olacaklar. Ürün gamları değişecek, belki de hedef kitleleri. Tıraş olmaya yeni başlamış olan genç kitlenin ana odak noktası olduğunu göreceğimiz yıllar çok da uzak değil. Biz yine yaşlı kalacağız, ruhumuz genç olsa da.

Mühle tıraş fırçası koleksiyonu

Mühle tıraş fırçası koleksiyonu, Stützengrün, 1945'ten bu yana

Tıraş fırçalarında da –kanaatimce- güçlü bir değişim kapıda. Gelişen teknoloji ile ayak seslerini duymaya başladığımız sentetikler artık yere daha sağlam basıyor. Doğal kıl kullanmak istemeyen, domuz kılı hassasiyeti olan veyahut porsuk kıllarının üretimindeki elverişsiz koşulları protesto etmek isteyen kullanıcılar sentetiklere daha çok şans veriyor. Çabuk kuruması ve tıraş hazırlığını da en aza indirmesi cabası. İlk zamanlar omurgasız ve fazlasıyla yapay bulunan sentetikler bugünlerde birden fazla renk çeşidi, su tutma becerisindeki hayli kuvvetli artış ile raflarda arz-ı endam ediyor, siz, henüz denememiş tıraş severlere ‘’Nber yakışıklı?’’ diyor.

Tıraş sabunları içerik olarak daha zengin. Sabunun ana bileşenleri yanında cildi beslemesi için E vitamini, badem yağı vb. içeriklerinin de artık sabunların sadece tıraş değil, komple erkek bakımına yönelik bir ürün olmaya ilerlediğini gösteriyor. Farklı koku seçenekleri ise oyunu başka bir noktaya çıkartıyor. Geleneksel kolonya, losyon ve splashler halen kullanımda ama EDC formatına ya da full body splash olarak da kullanabileceğimiz yeni ürünleri görmek konuyu ihtiyaç için tıraştan, bakımlı ve şehirli modern erkek temasına eviriyor. Yani yeni centilmenler kapıda, hem de hazır kıta.

Velhasıl kelam, Dünya değişiyor. Gelişen bu dünyada kat edilecek halen çok yol, deneyimlenecek çok konu var. Lakin görünen o ki geçmiş yıllara kıyasla daha çok sayıda kişinin geleneksel ıslak tıraşa geçiş yapacağını ve sürdürebilir bir büyüme ile bu sayının katlanacağını söyleyebiliriz.

Yumuşacık fırçalarla, enfes kokulu tıraş sabunlarıyla, yeni tasarım aletlerle güzel bir dünya bizi bekliyor aa dostlar. Keyfini sürmek ise size kalıyor.

Önümüzdeki 50 yıl size ne getirir, bilmiyorum. Hayat merdivenlerini hızlıca tırmanır mısınız yoksa yokuş aşağı mı, bir devir biter, yeni bir devir mi başlar, bilmiyorum. Bildiğim tek şey ben hep o merdivenin başında yine sizi anlatmaya devam edeceğim hem de en güzel tıraşımla.

Caner Denizli, Kamondo Merdivenleri, İstanbul, 14 Ocak 

Ne yaşarsanız yaşayın, centilmen kalın.

Kusurumuz olduysa affola!

Caner Denizli 

RELATED ARTICLES